31 Ağustos 2012 Cuma

Tırnaklarda Kar Tanesi

Yeni aldığım tırnak süsü ile kolayca yaptığım deseni paylaşmak istedim.
Kullandığım Malzemeler;
  • Tırnak süsü
  • Eski bir cımbız
  • Renkli oje
  • Alt ve üst kat için şeffaf oje
  • Taşan yerler için pamuklu çubuk ve aseton
En alt kata şeffa oje, kuruduktan sonra da renkli ojeden sürdüm.  Renkli oje kuruyunca, cımbızla desen seçip yapıştırdım ve üzerini hafifçe bastırdım. Son olarak bütün görünmesi için şeffaf oje sürdüm. Taşan yerleri aseton döktüğüm pamuklu çubuk ile sildim. Ve ta taaa işte sonuç...
Ellerime de hindistan cevizi kokulu oje ile yaptım aynı işlemi :-)

30 Ağustos 2012 Perşembe

Çiçek Dikimi

Köklendirdiğim çiçeğin ekilme zamanı gelmişti, annem de çok güzel bir gül alınca, ikisi güzlece dikildi.
Bunlar önceki halleri...
Bunlar da güzellerimin sonraki halleri...



2 adet deniz taşından hemen nazar taşı yaptım ve işte en son halleri :-)


Yeni Cicilerim

Önce Macar Sarma mideye indirildi...
Ardından yeni ciciler alındı...


Çilekli, kavunlu chillers ile kapanış... tabi ki çilekli olan benimdir :-)


29 Ağustos 2012 Çarşamba

Balkondaki Misafir

Sabah balkondaki misafirim çok güzeldi, fotoğrafını çekmeden duramadım...

28 Ağustos 2012 Salı

Moringa Kokulu Bakım Seti

The Body Shop'tan çok uygun fiyata almış olduğum (kampanyadan almıştım) bir ürünü paylaşmak istiyorum.
                                     
Kokusuna bayılarak almıştım ve çok beğenerek kullanıyorum. Setin içindeki lif epey sağlam çıktı, sürekli kullanıyorum şekli bozulmadı ve bence dokusu güzel, çok sert değil. Duş jeli de iyi, duş sonrası banyoda epey bir süre kokusu kalıyor :-) Kokusu terapi gibi rahatlatıyor beni...
The Body Shop'un body butterlarını zaten çok seviyorum, biraz yoğunlar ama kokuları harika, bu setin içindeki de süper... Body scrub ise peeling için ideal. Bu sette bir de sabun vardı ancak sanırım hediye ettim birine, hatırlamıyorum :-) Hediye etmeden önce komidinin üstünde bekledi, akşam uyumadan önce hafif hafif kokardı, sabunumu özlemiş miyim ne :-)

Güzel ve Doğal Bir Renk

Bu sefer beğendiğim pastel renkli bir ojeyi paylaşmak istiyorum...
İlk kata güçlendiriciyi sürdüm. Üst kata ise pastel rengi 2 kat uyguladım. Çok dikkat çekici bir renk olmaması, doğal görünmesi hoşuma gidiyor...

Japon Yapmış

Japonya'yı merak ettiğimden bu kitabı kaçıramazdım. Dün gece okumaya başladım ve bitirdim. Yazarın 2.kitabını okumuş, çook beğenmiştim (Japon Ne Yapmış) ve sanırım 2. kitabı daha çok beğendim.
Kitap anı ve gözlem niteliğinde. Anlatımı güzel, esprili, samimi... Ama bazı kısımlarda sıkıldığımı itiraf edeyim. Özellikle tarihi anlatım beni pek çekmedi.
Ama genel olarak beğendim, güzel bir tat.

Kitaptan Alıntılar;
"Bu bir gezi ve anı kitabı ve arkadaşlar arasında gezi anılarını nasıl paylaşıyorlarsa ben de kitapta benzer bir uslüp kullandım." (sayfa:12)

"Özür dilemenin kimseye bir şey kaybettirmeyeceği ve sosyal bir gerginliği yumuşatmakta ne kadar faydalı olacağını Japonya'da hissettim. Özür dilemek 127 milyonluk bir topluma refleks gibi yerleşmiş; bir Japon, size çarptığında, ayağınıza bastığında, önünüze çıktığında, sizinle gözgöze geldiğinde özür dileyecektir." (sayfa:83)

Tanıtım Bülteninden;
 Dünya üzerinde Türkçeden başka hiçbir dilde, hatta Japonca’da bile “Japon yapmış” kadar Japonya’yı ve Japonları açıklayabilecek kısalıkta ve kudrette bir deyiş yoktur. Halkımız bilmeden veya bilerek, Japonlara özgü Zen Budizminin sade ve derin felsefesi ile uyumlu bir özdeyiş üretmiştir. Bu özdeyiş, Japonya’ya ve Japon halkına bakışımızı özetler; hayran olma, takdir etme, imrenme, taraf tutma, destekleme, hayıflanma, iç çekme, özeleştiri, kıskanma ve bazen motive olma! Japon ne yapmıştır, nasıl yapmıştır, niye yapmıştır, pek bilinmez; ama yapmıştır işte!

Onur Ataoğlu, Japon yaratılış efsanelerinden Budizme, Japonya tarihinden modern günlük hayata, samuray ve geyşalardan manga ve haikulara uzanan geniş bir yelpazede Japonun neler yaptığını anlatıyor… Üstelik hem düşündüren hem de eğlendiren bir dilde… SİTE:www.kitapyurdu.com



26 Ağustos 2012 Pazar

Gerçeğe Çağrı - Total Recall

Gerçeğe Çağrı filmini izledim. Gelecekteki dünyayı konu alması zaten tam benlik... Ancaaak çok fazla vurdu kırdı var gibi geldi bana.... Bol aksiyonluydu, biraz daha ayrıntı olabilirdi kendi fikrimce... Sonuç olarak, beynime ve hayal gücüme iyi geldi, beğendim. Rekall'a gitseydim, bir sürü süper hayali anıyı belleğime aktarmalarını isterdim ki :-)
Sinemadan önce burger mideye indirildi... Aç papağan sinema izlemez :-)


25 Ağustos 2012 Cumartesi

Pierre Loti'de Akşam Kahvesi

Pierre Loti tepesinde akşam kahvemizi içtik... Biraz kalabalıktı ama manzara çok güzeldi.

Oje Koleksiyonum

Aslında ojelerim nasıl, ne zaman bu kadar çoğaldı bilmiyorum... Aaa bu renk güzelmiş, ayy bu da çok şeker diye diye geldiğim sonuç...


24 Ağustos 2012 Cuma

Benden Birşeyler

Çok fazla kitabım birikti. Okumam gerek... Ama ben napıyorum Seyyan Hanım dinliyorum, kahvemi içiyorum ve çektiğim İstanbul fotoğraflarına bakıyorum.
Birikenler :(
Sürekli kahvemde beliren şekil...
Seyyan Hanım'dan "Mazi Kalbimde Bir Yaradır" şarkısını dinliyorum... Çoook güzel..
Mazi kalbimde bir yaradır
Bahtım saçlarımdan karadır
Beni zaman zaman ağlatan
İşte bu hazin hatıradır

Ve çektiğim İstanbul fotoğraflarına bakıyorum...



Sindirella Terliklerim

Birkaç gün önce Mudo'dan aldığım, annemin deyişiyle "Sindirella terlikleri"min görüntüsünü paylaşmak istedim.
Pek Sindirella'nın terliklerine benzetemesem de terliklerim çok rahat ama evde dolaşırken epey ses çıkarıyorum :)


23 Ağustos 2012 Perşembe

Kaplama

Odamda duran çöp kutusu metalik renkteydi. Üzerindeki tüm izleri belli ediyordu ve rengi odamla uyumlu değildi. Büyük bir marketten satın aldığım yapışkanlı kağıt ile kapladım kendilerini. Yapışkanlı kağıdın arkasında düz kesmeyi kolaylaştıran çizgiler var, maket bıçağı ile hemencecik kesiliyor.
Bazı yerleri olmadı, desenleri makasla ayı ayrı kesip yeni desen yaptım ben de :)
Hazır çöp kutusunu değiştirmişken kalorifer peteğine koyduğum seramik su kabını da kapladım (şimdilik siyah seramik kaba dokunmadım). Silmek artık kolaylaştı benim için :) ayrıca beyaz olduğu için gözüme de güzel görünüyor.
Almış olduğum ucuz kağıtların yapışkanı kötü, hata yapıp yeniden yapıştırılmak istendiğinde olmuyor, çok fazla hava kabarcığı da oluşuyor üstünde, o yüzden artık tercih etmiyorum. Biraz pahalı olanlarla iş yapmak daha kolay ve sonuç çok daha güzel oluyor.

Kaktüs Bardakta

Şeklini beğenerek aldığım ama üst kısmı çok geniş olduğu için sürekli içindekileri dökerek içtiğim bardağım dün kırıldı.
Baklondaki kaktüsün saksının rengi de solmuştu, bardağı da atmaya kıyamadım içine kaktüsü ektim. Şu sıralar beyaz renge olan aşkım nedeni ile bence güzel oldu :)
Bardağın altı delik değil az su ile sulayacağım. Pembe saksıyı da başka şekilde değerlendireceğim.

21 Ağustos 2012 Salı

Sahildeki Taşlardan Nazar Taşlarına

Canım sıkıldıkça birşeyleri boyayasım geliyor... Antalya'dan bolca taş toplayıp getirmiştik. Dedim işte boyanacak birşeyler çıktı bana :)
Kullandığım Malzemeler;
  • Sahilden topladığım taşlar
  • Birkaç farklı renkte oje
  • Son kat için şeffaf oje
  • Peçete
Öncelikle yüzeyi düzgün olan bir taş beğendim, yıkadım. Ardından kuruladım. Etraf boya olmasın diye peçete serdim. Önce alt yüzeyi boyadım, kurumasını bekledim. Sonra üst yüzeyi boyadım. Bu taş için her iki yüzeye de tek kat oje sürdüm.
Üst yüzey kuruduktan sonra sarı bir daire çizdim. Sarı renk kuruduktan sonra da ufak bir siyah daire... Yine kurumasını bekledim, şeffaf oje sürdüm daha parlak görünmesi için. Bu taş hediye olacak. İnşallah beğenilir...
Sadece bir tane desenle yetinir miyim tabi ki hayır :)
Ve ta taaa ortaya çıkan nazar taşlarım...
Bu da vazonun yanına yerleşen taşlarımın görüntüsü...




12 Ağustos 2012 Pazar

Gül Katı Parfüm

Beğenerek kullandığım bir üründen bahsetmek istiyorum. "Loccitane 4 Reines"
Koku benim için önemli, kaliteli güzel kokan bir ürün görünce dayanamıyorum.
Loccitane'dan almış olduğum katı parfümü kulak arkama ve bileklerime sürüyorum. Ufak olduğu için yer kaplamıyor, minik çantalar için de ideal olduğunu düşünüyorum. Kokusunu çok seviyorummmm...


Yağmur

Bugün nasıl da yağdı yağmur... Çoktandır özlemiştim yağmuru...
Yağmur yağarken dinlediğim şarkı yine Cem Adrian'dan...
Yağmur - Cem Adrian

Korkmuyorum artık senden gece Korkmuyorum hiç karanlık
Üzerime gel istersen
Sar beni ben kaçıp gitmem
Korkmuyorum artık senden yalnızlık
Korkmuyorum hiç korkmuyorum
Yüreğime vur vur istersen
Kalmadı hiç kaçıp gitmem
Sokaklarda yanımda dolaşan yağmur

Geceleri başucumda duran yağmur
Avucumda ellerin yerine yağmur
Vur yüzüme vur yüzüme
Saçlarımda nefesin yerine yağmur
Dudağımda dudağın yerine yağmur
Gökyüzünden çaresizliğimi yağmur
Vur yüzüme hadi vur yüzüme yağmur

Korkmuyorum artık senden gece




10 Ağustos 2012 Cuma

Sen Yağmurları Sevdiğinde ve Birkaç Desen

Son zamanlarda sürekli Cem Adrian'a ait "Sen Yağmurları Sevdiğinde" adlı şarkıyı dinliyorum.
Müziğine ve sözlerine bayılıyorum. Ne kadar duygu yüklü, ne kadar derin...


Sen Yağmurları Sevdiğinde - Cem Adrian
Yarın çok geç olacak
Bugün henüz henüz erken
Büyüdüdükçe güzelliğini kaybeden herşey gibi
Sen de ben de kaybedeceğiz
Yarın geç olacak
Bugün henüz henüz erken
Büyüdükçe masumiyetini yitiren herkes gibi
Sen de ben de yitireceğiz
Sen yağmurları sevdiğinde ben vazgeçmiş olacağım
Bu şehir ismimizi bildiğinde ben gitmiş olacağım
Al elimi koy kalbine seni son kez duyacağım
Tanrı bizi sorduğunda ben sessiz kalacağım 

Bu şarkıyı dinlerken  ilham geliyor :) boş durmuyorum, tırnaklarımı boyuyorum. Birkaç fotoğraf paylaşmak istedim. Solak olduğum için sağ elimin desenleri daha düzgün oluyor.

8 Ağustos 2012 Çarşamba

Aşkın Gözyaşları Tebrizli Şems

Mevlana ile ilgili kitapların çoğunu severim. Yüksek beklentiler içinde aldım kitabı.
Veee çok beğendim. Olaylar Tebrizli Şems'in gözünden anlatılmış. Okurken gözlerim doldu bir an...

 Kitaptan Alıntı
"Kör kuyulara atılmasaydım, bütün karanlığına rağmen nasıl görecektim güneşi... Şems olmak kolay mıydı canı canana teslim etmeden?"


Tanıtım Bülteninden
Yedinci ve en tesirli bıçak darbesi ensesine gelir, boynu sağa doğru bükülmüştür. Dervişler yere kapanmasını bekleye dursun, Şems Hz. Peygamberin şu hadisini sesi boğuk mırıldanır:
“Allah’a kavuşmayı isteyeni Allah da sever”
Dervişlerden birisi sırtına tekmeyi vurur. Yüzüstü taş zemine kapanır, dudağı patlamış, dişleri zemine dökülmüştür Siyah feracesi kanlar içinde bordoya dönmüştür. Saçlarından tutarak kafasını kaldıran dervişin niyeti Şems'in başını gövdesinden ayırmaktır.

Baş derviş engeller. "Bırakın son nefesini versin. Sonra da en yakın bir kuyuya atın. Kıyafetine sarp atın. Avluyu yıkayın. Sabah ile yola çıkarız."
Şems hala son nefesini vermemiştir.
Sille taşının üzerindeki başını hafifçe göğe kaldırır ve:
“Allah ne güzel sevgilidir. Rabbim sana aşığım. Ve bu canı sana hediye ediyorum.”
Mevlana içeri girer, mendili koklar eli titreyerek açar. İçinden san kağıda yazılmış bir not çıkar:
“Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne demekmiş.”
Mevlana olduğu yere düşüp bayılmıştır.
Geceden sonra doğan ve kalplerin çöllerini cennetlere çeviren bir gözyaşı bu.
Çoraklaşmış ve çöle dönmüş kalpler; açın sadrınızı!
Aşkın gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak, üzerimize damlıyor; bakın gökyüzüne, nasılda aşk yağıyor.. SİTE:

Şizofren Aşka Mektup

 Hmm... diyerek aldığım bir kitap. Genelde duygusal içerikli kitapları sevmem. 
Okurken biraz karıştırdım karakterleri ama kitapta kendimden birşeyler bulduğum yerler oldu...
Okurken oldukça hüzünlendim... Beğendim mi evet beğendim... Cümlelerin duygu yüklü olması beni etkiledi.

Kitaptan Alıntılar (aslında çok fazla alıntı yapmak istediğim yer var)
"Evet... Geriye dönüp bakamadım... Eğer başımı çevirseydim, hiç beklemediğim bir acının yarattığı şokla gerilen, içinde çok derinlerde bir yerlerde saklı tuttuğun, kendine ve bana durmadan yabancılaşan, hiç ama hiç tanımadığım bir yüz bulacaktım pencerede..."

"İşte böyle anlarda yüzü daha da netleşirdi, dünyaya gözlerinden bakan o yaralı çocukluğunun. İşte en çok, seni içimden doğru sevdiğim böyle anlarda severdim."

Tanıtım Bülteninden
Kendimi tanıyamaz olmuştum. Hangisi bendim? İçimdeki, o güzelliğiyle dünyayı elde etmeye kışkırtılmış, karanlık ve ilgi tutsağı kadın mıydım; yoksa uğruna hayatından vazgeçmeye hazır olduğu aşkına mahkûm, ezilmiş, kapılarda bırakılmış, verdiği güven ve taşıdığı masumiyetle sana cazip gelmeyen, o sevdalı kadın mı? İkisi de olmak istemiyordum. Ama ikisinden de vazgeçemiyordum. Sanki biri olmazsa, diğeri yıkılacak gibiydi. Birbirinden nefret eden ve birbirinin varlığına tahammül edemeyen bu iki benlikle yalnız kaldığımda çıldıracak gibi oluyor, ağır ağır ruhumu öldürüyordum. Artık yalnız kalmak dayanılmaz olmuştu benim için.SİTE

Kokoloji 1 / Bil Bakalim Sen Kimsin?

Bir arkadaşımda görüp -Aaaa çok güzelmişşşşş ben de alııcammm- diyip aldığım bir kitap :)
Kitap çok eğlenceli, aslında kitap gibi değil... Soru cevaplarla giden bir test sanki... Ama çoook güzel... Bazen seçtiğim yanıtlardan vaay ben neymişim dedim :)
Bazen yeniden rastgele bir sayfayı açıp kendime veya arkadaşlarıma yeniden soruyorum :)

Kitaptan Alıntılar
Bir senfoni orkestrasının konserine gitmek insanda heyecan ve coşku gibi büyülü duygular uyandırır. Diğer müzisyenlerle birlikte sahne aldığınızı hayal edin, hayatta bir kere ele geçecek bir fırsatla en üstün performansınızı gösteriyorsunuz. Eğer orkestraya katılabilseydiniz hangi enstümanı çalıyor olurdurun? 1.Keman 2.Kontrbas 3.Borazan 4.Flüt


Tanıtım Bülteninden
Amerika'da bestseller oldu. İngiltere, Fransa, Almanya, Avustralya, Kanada, İspanya, Belçika, Hollanda'nın da aralarında olduğu 15 ülkede yayınlandı.
Japonya'da geliştirilen oyun, yayınlandığı tüm ülkelerde çılgınlık boyutlarına ulaşan bir ilgi gördü ve büyük bir hayran kitlesi yarattı.
Kokoloji: İsim Japonca, kokoro, akıl, ruh duygular+Yunanca, logla, öğrenim
1. İsamu Saito ve Tadahiko Nagao tarafından geliştirilmiş bir tür kendini keşfetme oyunu.
2. Davranış ve tepkilerimizdeki gizli anlamların yorumlanmasını belirten popüler terim.



Japon Ne Yapmış

Japonya' yı hep merak etmişimdir. Birşeyler öğrenirim diye aldım.

İyi ki de almışım... Yazar sayesinde hem öğrendim hem de zaman zaman güldüm... Esprili bir anlatımı var, insanı sıkmıyor. İçindekiler'den bazı başlıklar: Japon Ünlemleri, Japon Mutfağının Uç Noktaları, Japon Öcüleri, Sen Mutluluğun Resmini Yapabilir misin'... Beğendim. Değişik, güzel bir tat aldım.

Kitaptan Alıntılar
"Her bir çeşit çöpün alındığı belli gün ve saatler var, şaşırdın mı vay haline!"

"Belki abartılı gelebilir ama, bu yaygın ve işleyen otomat ağı Japon halkına toplumsal bir güven duygusu aşılıyor sanki."

Tanıtım Bülteninden
Onur Ataoğlu, Japon Yapmış dizisinin ikinci kitabında, Japonya’da yabancı ol-mayı, günlük hayat koşturmacası içinde Japonya’nın çeşitli kültürel görünümle-rini, Japon mutfağını, Japon bahçelerini, akıl ötesi Japon icatlarını, Japon maf-yası yakuzayı, sinek avlayan polisleri, dini festivalleri, Japon öcü hikâyelerini, pachinko salonlarını, karaokeli gece hayatını, efsanevi Kodo davul grubunu, “düşlerinin resmini yapan” ünlü sinema yönetmeni Akira Kurosawa’yı, Hiroşi-ma’ya atılan atom bombasından etkilenerek kan kanserinden ölen bir “kız çocu-ğu”nu, İkinci Dünya Savaşının bittiğinden habersiz, ormanların derinliklerinde saklanarak yaşamaya çalışan Japon Rambolarını, kısacası Japonun neler yaptığı-nı, hem düşündüren hem de eğlendiren bir dille anlatmaya devam ediyor...

Sapphique

Veee İncarceron' u bitirdikten sonra sıra "Sapphique"te.

Bu kitapta konular daha da ilginçleşiyor. Finn kaçtı ama mutlu değil. Hapishanenin bir isteğinin olduğunu öğreniyoruz... 
Acaba ne olacak diye meraktan öldüm kitap bitene kadar... Kitap bitti ama peki şimdi ne olacak diye kaldım... En az iİncarceron kadar güzeldi. Yazar ilk kitap ile konuları çok güzel bağlamış. Enfes bir tat almış müthiş bir manzara görmüş gibi hissettim... Abartmıyorum, hayal gücüm resmen tavan yaptı...

Kitaptan Alıntılar
"Diyar'ımız muhteşem olacak. İnsan gibi yaşayacağız ve bir milyon işçi toprağı bizim yerimize işleyecek. Tepemizdeki eciş bücüş ay, Hiddet Yılları'nın amblemi olacak bizim için. Bulutların arasında yitik bir anı gibi titreşecek."

"Hapishane'yi kandırdım. Babamı aptal yerine koydum. Ona yanıtlayamacağı bir soru sordum."

Tanıtım Bülteninden
KALBİN KİLİDİNİ HANGİ ANAHTAR AÇAR?

Finn canlı Hapishane'den, korkunç Incarceron'dan kaçtı; ama orayı hatırladıkça acı çekiyor çünkü kardeşi Keiro hâlâ içeride.
Claudia, Finn'in Kral olmasında ısrarlı, oysa Finn kendi kimliğinden bile şüphe ediyor.
Deli büyücü Rix, Hapishane’nin şimdiye kadar sevdiği tek insan olan Sapphique’in Eldiven’ini gerçekten buldu mu?
Keiro, Eldiven’i çalarsa dünya yıkıma mı sürüklenecek?
Biri içeride, diğeri dışarıda.
İkisi de özgürlük arayışında.
Sapphique gibi. S


Kara Yağmur

d&r'ın Yaz kampanyası ile görüp hemen aldığım bir kitap.
Konu nükleer bomba olunca ben bir bilim insanı olarak kayıtsız kalamadım, çok vakit geçirmeden okumaya başladım.

İlk başlarda çok heyecanlıydı, sonra olayların açığa kavuşması ile bir müddet ara verdim :) sonrasında ise farklı bir son... Beğendim sayılır. Benim için ortalama bir tat...

Kitaptan Alıntılar
"Faller yere çakılmış gibi duruyor. Arazinin çevresindeki ormanın tamamı alevler altında. Yoğun duman bulutunun arasında korkunç ama aynı zamanda Faller'ın gözünü alamayacağı büyüleyici bir şey parıldıyor."

" 'Ben...' diye seslenmek istiyorsa da , yıkıcı hava dalgası ciğerlerini sıkıştırıyor ve dudaklarından tek bir sözcük bile dökülemiyor."

Tanıtım Bülteninden
Türk işçiler ile Neo naziler arasında kavga büyümekte, ülkedeki yabancı düşmanlığı tırmanmaktadır. Yetkililer, Nostradamus’un kehaneti üzerine araştırma yapan çatlak matematikçiyi de ülke genelindeki huzursuzluğu da dikkate değer bulmaz. Ne var ki kimsenin beklemediği bir anda, kulakları sağır eden bir gürültüyle birlikte çığlıklar ve siren sesleri yükselir; ve etrafı zifiri bir karanlık kaplar. Toz haline gelmiş cam parçacıkları yağmurunun ardından yoğun bir sıcak çöker… Ve gökyüzünde beliren duman bulutunun içinden, gözleri kör eden bir ışık yükselip büyüyerek bir ateş topu haline gelir…
Kara yağmur gelmek üzeredir… Her yerde nefret ve şiddet hüküm sürmeye başlar. Hayatta kalmak, cehennemi yaşamaktır ve bu ölmekten daha zordur... Hiroşima’ya atılan bombadan en az on kat daha etkili olan bu korkunç patlamanın sorumlusu olarak başta tüm deliller İslami teröristleri işaret etmektedir. Ne var ki Güçlü Almanya’yı yeniden diriltmek isteyen Nazi yanlısı savaş sanayisi de, Rus mafyası da, ABD’deki “Hakiki Haçlılar” adlı savaş taraftarı bir organizasyon da işin içinde olabilir. Acilen cevap verilmesi gereken başka sorular vardır: Sıradaki iki bomba nerede ve kimlerin elindedir?
Daha önce yayımladığımız Sistem adlı romanıyla, tüm dünyada büyük yankı uyandıran Karl Olsberg, Kara Yağmur’la bu kez cehennemin dibine inerek insanoğlunu bekleyen en büyük felaketi, nefes kesici bir maceraya dönüştürüyor. S